Akşener: “Ordu, Enver’i cumhurbaşkanı seçtiği andan itibaren 2028 seçimlerine kadar ordu halkının sesini duymak zorunda kalacak.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ordu ‘içinde; “Bu seçimlerden sonra hiçbir partinin genel başkanına bir şey olmayacak. Ne olacak biliyor musunuz? Yarışma doğru yürütülürse Ordu kazanır. Ordu, Cumhurbaşkanı Enver’i (Enver Yılmaz) seçtiği andan itibaren ben de kazanacağım. Gelip Ordu meydanında fındık diye bağırın. Fındıkları diledikleri gibi. “Fiyat veremeyecekler. 2028 seçimlerine kadar olan süreçte Ordu halkının sesinin tepedeki liderlere duyulması gerekecek. Çünkü… Çünkü Ordulular Ordu Belediye Başkanını değiştirdiler, ya yarın 2028’de Meral’i getirseler… Rekabet güzel, seçmene faydası olur” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ordu’da Teşkilat Toplantısı programına katıldı. Akşener burada yaptığı konuşmada kısaca şunları söyledi:
“Nedense bugün çok mutluyum. Neden düşünüyorsunuz? Memnun oldum, sevindim. Benim gibi hanımların mutlu olması pek mümkün değil. Bugün aranızda teşkilatımızın ve adayımızın nasıl bir arada olduğunu görmekten çok mutluyum. Ordu Büyükşehir Belediyesi’ni nasıl kazanacağımızın ışıkları.
Bir yanı çok kısa, bir yanı çok uzun olan bir yolculuğun bir aşamasındayız… Peki ne demek istiyorum? Keşke bu Refah Yolu kurulduğu dönemin güçlüleri tarafından yok edilmeseydi. Refah Yolu hükümetinin İçişleri Bakanı olarak konuşuyorum. Keşke kadınlar başörtüsünden dolayı gagalanmasaydı, keşke üniversiteye giden kızlarımıza ‘başörtünüzü açmadan bu okula giremezsiniz’ denmeseydi. Keşke; Aklım net, Allah razı olsun ama orada ilginç bir şey vardı ve bunu yıllardır söylüyorum. Yeter’in başı örtülü, kardeşimin iki kızı örtülü, ben açıkım. Ancak üçümüze ve dördümüze aynı muamele yapıldı. Bu aslında Türkiye’deki genel mücadeledir. Kollarında bilezikler olan, balkondan halı silkeleyen bir koyun tüccarının karısı olmak varken nasıl İçişleri Bakanı olabilir benim hakkımda denildi. Dün merhum Cem Karaca’nın Tamirci Çırağı adlı eserine rastladım. ‘İşçisin, işçi kal’ diyordu. Aslında bu kargaşanın özü ‘İşçisin, işçi kal’, ‘Köylüsün, köylü kal’dı…
“GEÇMİŞİMİZ DURUMUMUZUN SUÇLUĞUDUR”
Bir başörtülü kardeşimiz doktor olsa sıkıntı yaşarlardı. Halı silkelemek, koyun ve inekleri sağmak serbesttir; Ancak avukat, hemşire, üniversite profesörü olmak yasaktı. Her ne kadar bu iş başörtüsünün açık ve başörtülü olmasıyla başlamış olsa da işin özü ‘kadınlar okumasın, her şey bize bırakılsın’dı. Biz ona karşı çıktık.
Karşınızda duran bu kişi; Ölümle tehdit edildi, her şeyle tehdit edildi ama geri adım atmadı. Geçmişimiz durumumuzun teminatıdır. Bugün kavşağın ötesinde birlikteyiz. Kimse şımarmıyor, Ordunun imkanları Ordu halkına tahsis ediliyor; başörtülü ve açık kadınlarımıza ve kızlarımıza eşit saygı gösterildiği; Gençlerimizin umutları en azından belediyenin desteğiyle söndü, o gençlerin umutları yeniden yeşerdi, o gençlerin yeniden umutlanmalarının yolu açıldı, yaşlılarımıza nefes alabilecekleri alanlar yaratıldı ve kimse kalmadı. Kimseyi kınadı, Ordu Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biriyken ve işsizlik oranı sıfıra yakınken, bugün 9.2 işsizin olduğu bir Ordu kargaşa ve gürültü içinde; Her sayımızın konusu Sayın Recep Tayyip Erdoğan haline getirildi ve bana oy vermezseniz Sayın Erdoğan’a oy vermeyeceğiniz tehdidinde bulunuldu…
“BU O KADAR BİR KUTUPLAŞMA Kİ NE ZAMAN GİDECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ”
Artık Türkiye’de çok rahat. ‘Kazandığımda bunu yapacağım’, ‘bana oy vermezseniz teröristler gelir’, ‘bana oy vermezseniz Cumhurbaşkanımızı seçemezsiniz’ demek yerine bana oy vermeyin, dış güçler gelecek…’ Artık bizi gören herkes savaşa gideceğimizi sanıyor. Yerel seçimlerde ne olur? Adaylar ve projeleri yarışıyor. Bu yarışmayı Ordulu kazanır.
Neden iki yumruk arasında kalmış bir Türkiye ile karşı karşıyayız? Çünkü çok rahatlar. Çünkü proje üretme zorunluluğu ortadan kalktı. Kaynakların nasıl harcanacağını düşünme zorunluluğu ve yorgunluğu ortadan kalktı. Böyle bir durum yok. Bir yanda teröristler, diğer yanda laiklik karşıtları; bir yanda teröristler, diğer yanda DEM’ciler. Bu öyle bir kutuplaşma ki savaşa gireceğimizi sanıyorsunuz.
“ORDU ENVER CUMHURBAŞKANI SEÇİLDİĞİ ANDAN İTİBAREN ORDU MEYDANI’NA GELİP FINDIK İÇİN BAĞIRACAĞIM”
Bu seçimler yerel seçimdir. Seçmenin bağlı olduğu partiyle ilgili hoşlanmadığı noktalar: İki kutba mahkûm seçmenin sağ ve sol kulaklarını hafifçe eğmek zorunda kaldığı seçimlerdir. Bu seçimlerden sonra hiçbir partinin liderine bir şey olmayacak. Ne olacağını biliyor musun? Rekabet doğru yönetilirse Ordu kazanır. Ordu’da yaşayan herkes kazanacak. Ordu Enver’i Cumhurbaşkanı seçtiği andan itibaren herkesin desteğiyle, görüşleri ne olursa olsun Ordu Meydanı’na gelip fındık haykıracağım. Fındığın bedelini diledikleri gibi ödeyemeyecekler. Arkadaşımla geleceğim; Tarımda durum ne diye soracağım, o da anlatacak. Kayıpları Meclis’e getireceğim. 2028 seçimlerine kadar olan süreçte Ordulu’nun sesinin tepedeki liderlere duyulması zorunlu olacak. Çünkü… Çünkü Ordulular Ordu Belediye Başkanını değiştirdiler, ya yarın 2028’de Meral’i getirseler… Rekabet güzel, seçmene faydası olur.
“DÖRT YIL FINDIĞINIZI UYGUN FİYATA ALACAKSINIZ”
Politikacılar bu iki kutuplu dünyadan çok memnunlar; komşuyu komşuya düşman etmek; Oyların bedava, emek vermeden alındığı, ardından ‘Ceketimi çıkarırsam seçilirim’ zihniyetinin ortaya çıktığı posterlerden ya da belediye başkan adaylarının posterlerinden başka bir şey görmedim. genel liderlerle dolu, Türk siyasetine dair cümleler içeren. Cumhurbaşkanı Enver’i seçerseniz Sayın Erdoğan’ı devirmiş olursunuz, öyle bir dünya yok. Peki o kulak çıkarılırsa ne olur biliyor musun? Dört yıl boyunca fındığınıza uygun fiyatlara ulaşacaksınız.
Ordu ise gelişmişlik sıralamasında Tunceli’nin gerisinde yer alıyor. 2028 seçimleri yolunda ‘Bu sefer Ordulu kulağı çekti, gereğini yapmazsak bu kulak kesilecek’ diyecekler. ‘Bu hanımefendi ve arkadaşları gelecek…’ Dolayısıyla çok iyi bir belediye yönetimi sayesinde… Çalmayan, çaldırmayan, liyakate önem veren, dostları kayırmayan, çaldırmayan biziz. dostların yanında olmayın; Hakkın olduğu yerde, hakkın olduğu yerde hakkın yanında olan, harama dokunmayan bir yönetim anlayışını hayata geçireceğimizi ispatlayan bir yönetim anlayışını Ordu’da başlatmış olacağız.
“HİÇ KİMSE İLE DÜŞMANIMIZ YOK”
Bu bizim kuruluş amacımızdır. Bizim kimseyle bir kavgamız yok. Bizim kimseyle düşmanlığımız yok. Hiçbir siyasi görüşe ve o siyasi görüşü destekleyen kişilere saygısızlık etmeyiz. Her görüş değerlidir ve değerlidir; Değerli olan bu görüşleri ve politik bakış açılarını öğrenmek ve onlardan ilham almaktır. Bu kutuplaşmayı önlemek birinci önceliğimizdir.
Hanımlar… Bir taraftan büyük avantaj, diğer taraftan bu rahmet bizi öldürecek, büyük dezavantaj. Bu nedenle kadınlarımızın Enver Belediye Başkanımızın arkasında durmalarını ve yüksek performansla çalışmalarını talep ediyorum. Bu yolculuğa değsin. Gençler… Umut istiyorsak, 2028’de bu ülkeyi yönetmek istiyorsak, yurt dışında kovalanan gençlerimizin umutlarını o çocuklara geri döndürmek istiyorsak, hukuka, adalete, adalete sahip olmalıyız. ekonomiGibi her türlü değer…
Bu Ordu, 2028’de iktidara gelebilmemiz için Enver Önder’i seçecek, o değerleri sokaklardan toplayıp devletimize iade edelim. Aday oldu, oğlunu kovdular. Eğer bazı bedeller ödeniyorsa o kişi samimidir. Yüzü kızardı, neden dedin, benimki de gitti, 2018’den beri tamamen işsiz. Akit Gazetesi’nin beş manşeti var, bizimki paket. Sayın Erdoğan’ın bundan haberi olmadığına eminim. Ama Türkiye’nin geldiği nokta bencillik… Çocuklarımız güvende olacak. Ben o partiye oy verdim diye bana bir şey olmaz, tam tersi aşırıya kaçmayacağım diyecek.
Bu gezi; Herkesi kapsayan, herkese dokunan, hiç kimsenin dışlanmadığı ve olmayacağı bir yolculuk. Kazananın Ordu olduğu bir yolculuk. Bu salonu şereflendiren sizler, bu salondan ayrıldıktan sonra, her bir arkadaşınızın yanında olacak ve onları ikna edeceksiniz. Ben kıl payı kazanmak istemiyorum… Yüzde 70 diyorlar… Yüzde 70 bekliyorum.
Bu ülkede yeniden gülebileceğimiz, birbirimize yeniden sarılabileceğimiz, yeniden birbirimizin gözlerinin içine bakabileceğimiz, ‘sen şusun, busun’ demeden nasıl hizmet alacağımızı konuşabileceğimiz, rekabet edebileceğimiz bir iklim yaratmak ve inşa etmek için yola çıktık. projeler.
Kişi ne olursa olsun mevcut sistem Türkiye’yi yerle bir ediyor. Her şeyin bir kişinin dudakları arasına sıkıştırıldığı ve o kişinin aşağıda olup bitenlerden haberdar olmasının mümkün olmadığı bir sistemden bahsediyorum. Gençlerin kovulduğu yerde her şey yapılır; Bu, buraya kadar gelen talimatları Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiğinin varsayıldığı, buna sebep olan herkesin elini yıkadığı bir sistemdir. Bu düzeni ortadan kaldırmalıyız. Buna inandığım için 2018 yılından bu yana arkadaşlarımla birlikte çok çalışıyoruz. Ama başarısız olduk. Sistem ittifakları dayattı, başarısız olduk. Seçimlere özgür ve bağımsız girme kararı aldık. Daha ilginç bir sistem ortaya çıktı.
“EMEKLİLERE ACİL ÇOK PARA VERMENİZ GEREKİYOR”
Sayın Erdoğan, her şey sizin elinizde… Emeklilere acilen para vermeniz gerekiyor. Asgari para miktarı ve asgari emekli maaşı asgari fiyatla aynı olmalıdır. Yıllardır bunu söylüyoruz… Emekli öldü. Emekli emekliyor; Ama senin aç olma durumunu anlamıyor. Bunların konuşulduğu bir Türkiye istediğimiz için yola çıktık.
1 Mart’a kadar olan dönemde bu billboardlara reklam asılmasına belediyeler izin veriyordu. Artık billboardlarımızda; İki şey var, ikisi de gerçekleşmedi… Biri, ‘Tek lider ya da eş lidere sahip olmak zorunda değilsiniz’; İkincisi, ‘Yoldaş medyayı veya hükümet yanlısı medyayı desteklemek zorunda değilsiniz.’ İkisini de kardeşlerim sevmedi… Aliya İzzetbegoviç’in bir sözü var: ‘Ne zaman öleceksin, düşmanın gibi görününce…’